Gösterilen sonuç sayısı: 4

BABİL’ DEKİ TÜRKİYE – YÜRMİNCİ ASIR DÜŞÜNCESİNİN ARKEOLOJİSİ

200.00

Biz ki hazinelerimizden ve ışıklarımızdan habersiz, sırtımızı güneşlere dönük yaşıyoruz… Yönümüzü kaybettiğimizin farkında değiliz. Sağcısı, solcusu ve İslamcısıyla hepimiz BÂBİL KULESİ’ndeyiz. Bizi yok etmek isteyen düşmanın, düşüncelerimizi Bâbil Kulesi’ne çevirdiğinin farkında bile değiliz. Düşünmeyenlerin, düşünenlere tahammüllü yok Türkiye’de.

Örümcek, ağ örer. Minervanın kuşu ise düşüncenin kumaşını…

Alman zekâsı, sürekli bir duvar örer; metafizik duvarını. Bu duvardaki asılı tek tablo, metafizik kelimeler tablosudur. Küflü, karanlık, topal kelimeler bir türlü bu duvarı aşamaz. Ördüğü metafizik duvarlar arasında şuurunu kaybeder, birer ecinni beyin olur. Ne gökyüzünü görür ne ufku, ne de ışığa erişir.

Fransız zekâsı, yarattığı kelimelerin gürültülü sağanak yağışları altında sersemleşir, ezilir. Bu fırtınalı, uğultulu kelimeler, toprağı yalayıp geçer. Kelimeler, toprağa düşüp, tohum olmaz. Bir düşünce fatihin elinde şarkılaşmaz. Aslına, yani insan hüviyetine bürünmez.

Türk aydını ise Homo Sapiens (düşünen) değil, Homo Ludens’tir (oynayandır). Kartondan oyuncaklar, kumdan portreler ve gölgeyle oynayan bir Homo Ludens’tir. Yasaklara, anlamadığına âşık, erişemediğine düşmandır Türk aydını. Işığa ve yıldızlara erişilmesin diye gök kubbemizi taşlarla örmüştür. Tek orijinalliği var: Samimiyetsizliği, kıskançlığı ve biteviye imperatif güçlerin kulpu oluşu

Hüzün Adrese Gelir

100.00

Hüzün, anlatılmaz bir tadın adıdır Anadolu’da. Biber acısı gibi… Yakan, sızlatan, terleten; sonra da özge bir lezzet, garip bir rahatlık veren…

“Melâl” ve “hüzün” her dem “âşina” olduğumuz iki özel duygudur. Bir şahin pençesi gibi oyar içimizi sevgilinin mahzun bakışı. “Melâli bilmeyen nesle âşina değiliz” der Yahya Kemal. Öylesine ruhumuza işlemiştir hüzün ve melâl nesiller boyu…

Bakışlarımız hüzünlü, türkülerimiz hüzünlü, öykülerimiz hüzünlüdür… Okuyan hüzünlüdür, yazan hüzünlüdür; bağlama hüzünlüdür, ozan hüzünlüdür; bahar hüzünlüdür, hazan hüzünlüdür… Ezelîdir hüzne âşinalığımız bizim…

“Bir seher vaktinde indim bağlara/ Öter şeyda bülbül gül yârelenir…” (Âşık Daimi)

Dedim ki bülbül-i şeydaya; “Hazır rastlamışken sana, şöyle hüzünle bir çile ki, melâli anlayıp mahzun olalım…”

Güldü bülbül-i şeyda. Gülüşü hüzünlüydü…

“Yetmez mi musâb olduğun bunca devâhi?” dedi. “Neşeyi koydunsa bul, sevinç sahrada serap… Yürü git işine bre akılsız adam! Hüzün adrese gelir…”

Özgür Ruhlar Ülkesine

15.00

Bu kitap, özgür ruhlar ülkesine; içimizdeki gökyüzünden sonsuzluklara ulaşmaya yardımcı olabilir mi?
İçimizde var olan sahici, aslî, ilahî doğamızdan yaşadığımız çağdaş dünyaya bir “mana köprüsü” kurabilir mi?
Modern insanın “parçalı benliğine” ve farklı duygu katmanları içindeki “savrukluğuna” bir çare olabilir mi?
Çağdaş insanın “bütünlüğüne” dair; (Nedir o?) kalbi, aklı ve cebi; duygu ve düşüncesi; doğası, yaşama amacı ve mutluluğu; özgüveni, iç ve dış dünyasının uyumu; ailedeki duruşu; çevresine, evrene ve Allah’a sıcaklığı…
Kısaca hayatın bütünlüğü ile ilgili bu kitabın sizinle paylaşacakları olduğunu düşünüyorum.
Bir de “parçalanmışlıkla” ilgili: Modern insanın evsizliğine, bunalım ve yalnızlığına, kaybolmuşluk ve arayışına bir çare olarak “içimizdeki ev”in sıcaklığına, ait olduğumuz yere ve en doğru adrese ulaşmada yine bu kitap, sizin yol arkadaşınız olacak…
Bu kitap sizi heyecanlandıracak…

Yaratıcı Öfke

190.00

Yaratıcı öfke: Düşünürlerin içindeki esrarlı ve ateşten bir yumak; düşü-nürlerin karanlığı yok eden ve boğan öfkesidir. Bir vicdanın vicdanı, kâmil bir imanın ve asla korkmayan; ulvi düşüncelerin serdarlarıdırlar!

Ve bu şiddetin şiddeti öfkeleri olmasaydı, düşünce en metafizik yani en yakıcı, en kristal diğer bir ifadeyle insanların ruhlarını, rüya ufuklarını asla gebe bırakamazdı…

Bir insanın, bir ailenin inancını kaybetmesi şüphesiz kötü bir yıkım, ama bir milletin bütün fertlerinin inançları, kurucu ve taç mefhumları elinden alınıp melezleştirilmesi, bütünüyle o milletin intiharı demektir!

Hâkim olmadığınız her düşünce, her mefhum size hâkim olup; size hükmeder ve size diz çöktürür! Diğer bir ifadeyle insanı gözü bağlı kölesi yapar.